Her hafta aynı hikâye. Beşiktaş sahaya çıkıyor, mücadele ediyor, bir şekilde direniyor. Ama sonra bir düdük çalıyor… ya da çalmıyor. Bir pozisyon oluyor… ya da olmuyor. Kamera açısı bulunamıyor, VAR devreye girmiyor, girse bile çağırmıyor.
Ve biz yine soruyoruz:
Bu işin içinde VAR mı var, yoksa sadece vicdansızlık mı?
Bakın, kimse mükemmel hakemlik beklemiyor. Ama en azından eşitlik bekliyoruz. Bir pozisyon bizim aleyhimize çalınıyor, aynısı rakibe çalınmıyor. Bizim oyuncumuz en ufak itirazda sarıyı görüyor, rakip elini kolunu sallaya sallaya itiraz ediyor, bir şey olmuyor.
Ve bu sadece sahadaki hakemle de sınırlı değil artık.
Asıl mesele ekrandaki sessizlikte yatıyor.
VAR odası, adaletin ışığı olması gerekirken, karanlığın sesi haline geldi.
Beşiktaş’ın bu sezon yaşadıkları artık tekil hatalarla açıklanamaz. Bu bir sistem.
Bazı maçlarda nedense o çizgiler bir türlü çekilmiyor.
Bazı açılar kayboluyor.
Bazı fauller sadece “hata” denilerek geçiştiriliyor.
Ama hep aynı takım zarar görüyorsa, bu artık hata değil, düzendir.
Ve ben artık bu düzene isyan ediyorum.
Çünkü bu düzenin içinde futbol yok, vicdan yok.
Sadece susanlar var.
Sadece koltuğunu korumaya çalışanlar var.
Sadece Beşiktaş’a “yine ağlıyorlar” damgası vurmaya çalışanlar var.
Ama biz ağlamıyoruz.
Biz adalet istiyoruz.
Biz sahada ter döken oyuncuların, tribünde yüreği yanan taraftarların emeğinin çalınmasına itiraz ediyoruz.
Çünkü biz biliyoruz ki bu oyun, adaletle güzel.
Ve adaletin olmadığı yerde şampiyonluk değil, utanç vardır.
Bu yazının sonunda bir çağrı yapmak istiyorum:
Beşiktaş yönetimi artık yeni sezonda masaya yumruğunu vurmalı.
Her pozisyonun, her kararın, her sessizliğin üzerine gitmeli.
Çünkü biz her hafta “neden böyle oldu?” diye konuşmaktan, futbol konuşamaz hale geldik.
Yeter artık!
VAR mı gerçekten?
Yoksa sadece bir tiyatro mu oynanıyor?
Vicdan nerede?
Cevabı belli…
Ama kimse konuşmaya cesaret edemiyor.
Ve biz yine soruyoruz:
Bu işin içinde VAR mı var, yoksa sadece vicdansızlık mı?
Bakın, kimse mükemmel hakemlik beklemiyor. Ama en azından eşitlik bekliyoruz. Bir pozisyon bizim aleyhimize çalınıyor, aynısı rakibe çalınmıyor. Bizim oyuncumuz en ufak itirazda sarıyı görüyor, rakip elini kolunu sallaya sallaya itiraz ediyor, bir şey olmuyor.
Ve bu sadece sahadaki hakemle de sınırlı değil artık.
Asıl mesele ekrandaki sessizlikte yatıyor.
VAR odası, adaletin ışığı olması gerekirken, karanlığın sesi haline geldi.
Beşiktaş’ın bu sezon yaşadıkları artık tekil hatalarla açıklanamaz. Bu bir sistem.
Bazı maçlarda nedense o çizgiler bir türlü çekilmiyor.
Bazı açılar kayboluyor.
Bazı fauller sadece “hata” denilerek geçiştiriliyor.
Ama hep aynı takım zarar görüyorsa, bu artık hata değil, düzendir.
Ve ben artık bu düzene isyan ediyorum.
Çünkü bu düzenin içinde futbol yok, vicdan yok.
Sadece susanlar var.
Sadece koltuğunu korumaya çalışanlar var.
Sadece Beşiktaş’a “yine ağlıyorlar” damgası vurmaya çalışanlar var.
Ama biz ağlamıyoruz.
Biz adalet istiyoruz.
Biz sahada ter döken oyuncuların, tribünde yüreği yanan taraftarların emeğinin çalınmasına itiraz ediyoruz.
Çünkü biz biliyoruz ki bu oyun, adaletle güzel.
Ve adaletin olmadığı yerde şampiyonluk değil, utanç vardır.
Bu yazının sonunda bir çağrı yapmak istiyorum:
Beşiktaş yönetimi artık yeni sezonda masaya yumruğunu vurmalı.
Her pozisyonun, her kararın, her sessizliğin üzerine gitmeli.
Çünkü biz her hafta “neden böyle oldu?” diye konuşmaktan, futbol konuşamaz hale geldik.
Yeter artık!
VAR mı gerçekten?
Yoksa sadece bir tiyatro mu oynanıyor?
Vicdan nerede?
Cevabı belli…
Ama kimse konuşmaya cesaret edemiyor.
"Siyahsa karanlığım, beyazsa öfkemdir. Adı Beşiktaş!"