Beşiktaş'ımız, yeniden kendi kimliğine dönüyor. Defansif futbol anlayışının, pasif oyunun ve geriye yaslanan stratejilerin yarattığı karanlık tablo artık geride kaldı. Artık sahada baskıyı hissettiren, topa hükmeden, oyunu domine eden bir Beşiktaş izleyeceğiz.
Sergen Yalçın, futbol felsefesinin merkezine hücum futbolunu koyuyor. Bu anlayışta amaç, oyunu rakip yarı sahaya yıkmak, sürekli baskı kurmak ve pas opsiyonlarını çoğaltarak rakibi hataya zorlamak. Set hücumlarında topun hızla dolaşması, üçüncü bölgeye geçişlerde hızlı varyasyonlar ve rakip savunmayı dengesiz yakalayan akışkan bir yapı göreceğiz.
Özellikle geniş alan kullanımına, topsuz koşulara ve hızlı pas organizasyonlarına dayalı bir sistem bizi bekliyor. Bu sayede Beşiktaş'ımız, sadece skoru değil, oyunun temposunu da kontrol eden bir kimliğe bürünecek. Hücumda çoğalan, savunmada birlikte kapanan kompakt bir takım anlayışıyla taraftarın özlediği Beşiktaş ruhu sahaya yansıyacak.
Beşiktaş'ımız, artık seyirciye değil, rakiplerine kabus yaşatmaya hazırlanıyor.
Sergen Yalçın, futbol felsefesinin merkezine hücum futbolunu koyuyor. Bu anlayışta amaç, oyunu rakip yarı sahaya yıkmak, sürekli baskı kurmak ve pas opsiyonlarını çoğaltarak rakibi hataya zorlamak. Set hücumlarında topun hızla dolaşması, üçüncü bölgeye geçişlerde hızlı varyasyonlar ve rakip savunmayı dengesiz yakalayan akışkan bir yapı göreceğiz.
Özellikle geniş alan kullanımına, topsuz koşulara ve hızlı pas organizasyonlarına dayalı bir sistem bizi bekliyor. Bu sayede Beşiktaş'ımız, sadece skoru değil, oyunun temposunu da kontrol eden bir kimliğe bürünecek. Hücumda çoğalan, savunmada birlikte kapanan kompakt bir takım anlayışıyla taraftarın özlediği Beşiktaş ruhu sahaya yansıyacak.
Beşiktaş'ımız, artık seyirciye değil, rakiplerine kabus yaşatmaya hazırlanıyor.
"Siyahsa karanlığım, beyazsa öfkemdir. Adı Beşiktaş!"